Online Yayınlar

Sivil Toplum İzleme Raporu 2011

Türkiye Üçüncü Sektör Vakfı (TÜSEV) ilk kez bir sivil toplum izleme raporu hazırlayarak sivil toplum-kamu ilişkileri, yasal ve mali ortam, sivil topluma aktarılan kaynaklar, yönetişim, uluslararası ilişkiler gibi çeşitli konuları mercek altına aldı.

Ülkemizde bir ilk olan ve her yıl hazırlanması planlanan Sivil Toplum İzleme Raporu 2011, 11 Ocak günü yapılan bir tanıtım toplantısıyla kamuoyuna duyuruldu. TÜSEV tarafından hazırlanan rapor, sosyal, ekonomik ve politik alanda giderek daha fazla bahsedilen aktörler haline gelen STK’ları ilgilendiren çeşitli konuları derinlemesine ele alıyor.

Toplantıda konuşan TÜSEV Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Üstün Ergüder Anayasa yapım sürecinden eğitim reformuna, yoksullukla mücadeleden afet yönetimine kadar sivil toplum kuruluşlarının pek çok konuda etkilerinin arttığına değinerek, buna bağlı olarak sivil toplumu inceleme ve doğru şekilde ifade etme ihtiyacının arttığının altını çizdi. Sivil toplumun çeşitli kesimler için bir meşrulaşma veya meşrulaştırma aracı haline geldiğini vurgulayan Ergüder, “sivil toplumun vazgeçilmez ögeleri olan gönüllülük ve hükümet dışında örgütlenmiş olmanın göz ardı edildiğini” belirtti.

Rapor yasal ve mali ortam ile kamu-sivil toplum kuruluşu (STK) ilişkilerinin değerlendirildiği yasal çalışmalar, STK’ların uluslararası faaliyetlerinin ve uluslararası fonlardan ne derece faydalanabildiğinin değerlendirildiği uluslararası ilişkiler, sivil toplumun insan, mali ve teknolojik kaynaklarıyla birlikte kamu ve özel sektörün STK’lara aktardığı kaynakların değerlendirildiği kurumsal kapasite ve sivil topluma ilişkin araştırmalar ile üniversite-sivil toplum ilişkilerinin değerlendirildiği araştırma bölümlerinden oluşuyor.

Sivil Toplum İzleme Raporu 2011 raporunda ortaya çıkan bazı sonuçlar şöyle:

STK’ları ilgilendiren en önemli yasal sorunlar kanunların uygulamasından kaynaklanmaktadır. Dernekler Kanunu, Yardım Toplama Kanunu, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunları STK’ların işleyişleri önünde engel teşkil etmeye devam etmektedir. Vakıf ve derneklerin örgütlenme özgürlüğüyle ilgili karşılaştığı sınırlamalar genellikle cezalar ve denetim kapsamındaki uygulamalardan kaynaklanmaktadır. Yurtdışından fon alan, hak temelli çalışan ve Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da faaliyet gösteren STK’ların daha sık denetlendiği, adli uygulamalara maruz bırakıldığı ve idari konularda zorluk yaşadığı gözlemlenmiştir. Kamunun diyalog içinde olduğu STK’ları belirlemesinde adil ve eşit koşullar bulunmadığı gözlemlenmiştir. Vakıf ve derneklerin vergilendirilmesi büyük ölçüde gerçek kişilerin vergilendirilmesi ile aynıdır. Bağışçılara vergi indirimi sağlayan vakıflar için vergi muafiyeti, dernekler için kamu yararı statüsü 10 yıla kadar uzayabilen bürokratik bir süreç sonunda Bakanlar Kurulu kararıyla verilmektedir, dolayısıyla siyasi bir karardır.
Avrupa Birliği ve Birleşmiş Milletler Türkiye’de STK’ların en çok iletişim ve işbirliği yaptığı uluslararası kuruluşlardır. STK’ların büyük bir kısmı kısıtlı kapasiteleri dolayısıyla uluslararası mali destek programlarına başvuru yapamamaktadır. 2003-2011 yılları arasında Amerika’daki kuruluşlardan sadece 12 milyon dolarlık bağış alınmıştır (Foundation Center, 2011).


Sınırlı insan, mali ve teknolojik kaynaklar STK’ların en önemli sorunlarındandır. Çeşitli kamu kuruluşlarının mali destek sağlayacakları projeleri belirlemek için kullandıkları ortak başvuru şekilleri bulunmamaktadır. Başvuru süreçleri ve kriterlere yönelik ortak uygulamaların eksikliği kararların ve süreçlerin şeffaflığına dair soru işaretleri yaratmaktadır. Dünya Bağış Endeksi’ne göre bireysel bağışlar açısından incelendiğinde, Türkiye 2010’da 153 ülke içinde 134. sırada yer alırken 2011’de 136. sıraya gerilemiştir.
Sivil topluma ilişkin yüksek lisans ve doktora tez sayısı 2002 yılında 16 iken 2010 yılında 49’a ulaşmıştır. Sivil toplum konusunda yapılan tez çalışmalarının ’i sivil toplumu Avrupa Birliği ve demokratikleşme çerçevesinde ele almaktadır.

11/01/2012